2 Kasım 2013 Cumartesi

ADIMLAR


   Ne yollar ne gittiğin yer ne de gideceğin yer.. Sen ve seçimlerin.. Birlikte yürüdüklerin..
   Adımlarını hızlandır yağmur var şuan yollarında.. Hızlı düşün sağa mı sola mı gidiyor yolun..Zaman kaybetme..Yağmur hızlanıyor.. Adımlarını hızlandır yanında yürüdüklerinden kaç kişi seninle koşacak?
   Yavaşla önemli yol ayrımındasın.. Yavaşla.. Yağmur dineli çok oldu.. Manzaraya dal.. Kim seninle zaman öldürüp bekleyecek..
   Düşünmeyi bırak.. Yol seni götürsün istediği yere.. Rotan belli olmasın.. Seçim yapma bir seferde.. Nasıl yürümek istersen öyle ilerle..Koş ya da yavaşça yürü.. Etrafına bak.. Kim seninle düşünmeden yaşayacak..
   Adımlarını hızlandır.. Yolu izle sadece.. Kimden kaçıyorsun düşün.. Ya da birine mi ilerliyorsun hızla..
   Adımlarını yavaşlat.. Arkanda bıraktıklarını izle.. Yüzlerini duygularını.. Haykırış ya da susuşlarını.. Dur biraz.. Seni durduracak biri var mı?
   Geriye mi? Hiç düşünme devam et.. Geride ne kaldıki istemeden.. Senin dışında kalanlar..
   Seninle yürüyenlere çevir yüzünü.. Gülümse.. Onların yaptıkları da bir seçimdi arkanda kalanlar kadar..
   Seni kimse durduramaz ama isterse arkada da kalmaz kimse.. Adımlarını sana göre uyduranlar gibi devam edebilirlerdi. Kalmak istediler ve kaldılar..

   Senin ritminde olanlarla ilerle.. Sende ayak uydur onlara bazen.İstemeden yavaşla ya da hızlan birden bire..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

24 Nisan 2013 Çarşamba

KORKAK



Kaçıp saklandın gene..korkak..neden korktun??

Sahi neden gittin?nereye gittin? Kimden saklandın? Nereye saklandın? Nerdesin??

Küçükken korktuğun karanlıkta her türlü canavara benzettiğin gölgeler kaldı mı seninle? Ozaman anne ya da baba yanına koşarak gidip onlara sarılıp sığınıp kurtulduğun gölgeler peşinde mi hala?kandırma kendini..

Önceden korktuğun belki sevgisizlikti, bırakılıp gitmekti.. belki değer yargını içine gömdün önemsemedin geçen senelerle. Sonra biri çıkıp geldi,seni çok sevdi belki..Kimse senin yanında hep olmamıştı. Korktun.. kaçtın o yüzden belki de..kim bilir? ?

Belki de çok sevildin, hep yanındaydı bırakıp gitmez dediklerin..tüm sevdiklerin, güvendiklerin.. hep öyledir insanlar diye öğrendin..sonra biri gelip seni kırdı, hep yanında sandın ama gitti.. sen o an nereye gittin bile diyemedin.bilmiyordun bırakılıp gitmeyi, anlamadın.. hırçınlaştın sadece..çünkü bilmediğin bir durumla yüzleştin..korktun saklandın belki de..kim bilir?

Sen birinden korkmadın hiç.. küçükken korktuğun gölgeler senin eserindi, hayal ettin sadece..sen çok sevilmeyi bilmediğin için korkup gitmedin,sen sevmeyi bilmedin sadece.. ya da biri seni bırakıp gitti diye dünyaya küsüp saklanmadın, sen gitmeyi bilmedin sadece..

Not: Hayatta kaçırdığın herşey korkaklığından,susmandan, kaçıp saklanmandan.. hadi biraz cesaret =))

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

19 Mart 2013 Salı

GÖLGE



     Yürüyorum yolda öylesine.. ne başlangıç önemli ne varılacak yer..ben yola diğerleri gibi bir yere ulaşmak için çıkmadım..yol önemliydi sadece seçtiğim.. biraz deniz kokusu olsun, güneş ısıtsın ama yakmasın, rüzgar essin ama savurmasın, fırtına çıksın bazen ama dalgalarım hırçınlaşsın sadece kimseyi batırmasın, yağmur yağsın bazende ama ıslatmasın bıraktığı tek şey toprak kokusu olsun..yürüyorum..emin adımlarla ama ürkekçe..kulağımda salt bir müzik benim için yazılmışçasına içimden yüksek sesle söylediğim ama benden başka kimsenin duyamadığı..yürüyorum öylece..

     Birçok renk çıkıyor karşıma ben yürüken.. kırmızı, turuncu, mor, beyaz, mavi... her renk üstüme yapışıyor.. hepsi ayrı konumlanıyor bende karışmıyorlar birbirlerine.. hepsi farklı hikayelerle geliyor birleşiyoruz yağmur damlaları gibi.. bazılarıyla güçleniyoruz daha hızlı daha büyük oluyoruz. Ama bazı renklerle ayrılıyor yollarımız gülümseyerek bazen hüzünlenerek farklı yerlere doğru ilerliyor akmamız..

     Tam yalnızım derken o çıkıyor karşıma ben gibi ama değil gibi.. ben farketmeden benimle gelmiş aslında her yere..arada kaybolmuş siyahlarla ama sonra gene ortaya çıkmış farketmemişim.. çünkü rengi değişmiş bazen açık bazen koyu..

     Oturuyorum bir banka sigara yakıyorum.. o da yakıyor.. kalkıp gitsem mi diyorum o da şüphe duyuyor.. her hareketimi o da tekrarlıyor.. aynaya bakmak gibi ama değil gibi..

     Yavaştan alışıyorum varlığına..seviyorum..gidiyor, kayboluyor işte gene sonunda karanlıkta.. her gidişte üzülüyorum..tam ben üzülürken gülümsüyor göz kırpıyor sanki geri dönerken..o benimle biliyorum artık..GÖLGEM..

     ’ Gölgem benim gerçekliğimdir.. ’

     Üzerinize her yapışan renkleri sevin, saklayın.. dostluklar, aşklar, aile.. hepsi bir renktir sizin üstünüzde.. ama gölgeniz..onu koruyun..O tüm siyahlığı ve çıplaklığıyla aslında sizsiniz..


Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

14 Mart 2013 Perşembe

MÜZİK KUTUSU ( BALERİN)



Bir bebeğin elinde müzik kutusu.. sesi ona tatlı gelmiştir.. tam olarak algılamasa da hareket dikkatini çekmiştir..kafası dağılır ve sadece ona odaklanır.. müziğin kulağındaki çınlamasını duyma eyleminin mucizesine kapılmıştır belki de..

Küçük bir çoçuğun elinde müzik kutusu.. hayal kurar onu izlerken.. balerinin tüm dönme hareketini ezbelemiştir.. papatya gibi narin özel olması onu etkilemiştir.. her hareketi aynı olmasına rağmen her dönüşünde büyülenir çoçuk ve içinde sınırsız bir mutluluk olur.. içten gülümser gözleriyle..

Bir kadının elinde müzik kutusu.. ona çoçukuğunu hayallerini hatırlatır.. müziği duyduğu milyonlarca ezgiye, melodiye rağmen en eşsiz olanıdır o an duydugu.. ona gülümsemeyi hatırlatır.. mutsuz olduğunda onu görmesi bile yeter ve dayanamaz döndürür pinini işlesin içine diye müziği..

Bir adamın elinde müzik kutusu.. ondan kalan tek hatırası olmasa da başında içkisiyle dinlediği tek müziği ve ona gideni hatırlatan bir feryattır sadece.. gözyaşları akarken üzerine balerinin sudan kayıp düşüşünü seyreder.. yalnızdır.. gitmiştir sevdiği müziği..hayatında duydugu en güzel şarkısı sözünü yitirip gitmiştir belki de..

Her insan filmden roller şeçer kendine.. ya da bir kitapta bir kahramanı vardır kendine eş seçtiği.. kendini her sahneye koyabilir, o an o olabilir..zaten o odur belki de..

Peki kendine seçtiğin notan var mı? Bir melodin.. seni geçmişe döndüren bir şarkı değil bahsettiğim.. ya da sana birini hatırlatan bir şarkı değil dinleyince gözlerini dolduran.. bir nota..seçebilir misin?? O olabilir misin?? Kendini sadece bir nota sesine benzetebilir misin? Müzik kutusundaki balerin gibi olabilir misin her duyguyu yaşatan.. ona duydugun tüm duygular oyüzden..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

30 Ocak 2013 Çarşamba

YOL / HIZ




Tik tak..tik tak..
 Zaman akıp gidiyor..zaman.. zamanla unutursun ya da zamanla alışırsın..
Zaman..
Hani insanoğlunun ölçmeye çabalayıp, anlamlandırmaya çalışıp başaramadığı kavram.. ne anlamlar yüklenir tutulamadıkça, durduramadıkça, etkileyemedikçe..insanlar için ulaşamadığı en kıymetliye dönüşür..zaman gibi..
Bazen hızla aksın isteriz..bir çocugun duasındadır zamanın hızla geçip büyümesi, babasının gelmesi..
Yetişkinlerde zamanın hızla geçmesi sevgiliye kavuşma içindir, başarıyı yakalamak için ya da acının geçmesi unutması anlamındadır. Geçsin hızla istenir.. zamanla unutulur ya..unutulur mu?
Bazen zaman dursun yavaşlasın isteriz.. bir bebegin saflığını korumayı isteyen bir anne gibi..
Sevgili ile birlikteyken daha fazla yanında kalmak isteyen biri içindir bu istek..  ‘anı durdurmak’ vardır ya.. hani geçer sen durduramadığını sanar ilerki bir zaman diliminde aklında bir sahne canlandırır da durdurmuş olursun ya.. olur musun.. istenilen durdurma eylemi bu mudur??
Zaman yıpratıcıdır,öldürücüdür.. İsteğin dışında hareket eder. Hep sana inattır mesela. Yavaş geçmesini istediğin her an hızlanırmış gibi inadına.. ya da hızla geçsin derken dakikalar ömürlere bedel olur ya..
Fizikçilere göre zaman basittir. Ölçülür ve etki altında tutulabilir. Çünkü zaman yol/hız dır. Gidecegin yol sabitken hızınla zamanı kısaltır ya da uzaltırsın..Net.. peki yol nasıl ölçülür hayatta?? Nedir gittiğin yollar?? Terkettiğin hayatından uzaklaştığın insanlar.. bu mudur kat ettiğin yol.. peki ya hız?? Unutma hızın mıdır? Gittiğin uzaklaştığın hayatlar, yerler, mekanlardan kaçma, unutma hızından mı bahsediyoruz? Kimi kime bölüp zamanı buluyoruz??
Tik tak..tik tak.. zaman geçiyor gene..usul usul ya da hırçın bir rüzgar gibi hızla..sen anlamasanda..durduramasanda.. ve bunlar nedeniyle kıymetli olsa da..


Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

20 Kasım 2012 Salı

DUYGULAR MANTIKLIDIR..


       Duyguları bir insanın çekilebilir mi?birden hissizleşme..ani tepkisizleşme..
       Bazen insan sadece durur..cidden durur.. mimiksiz surat, anlamsız bakışlar, tepkisiz bir sen.. bazen hayat o kadar dolu dolu akarken (acı tatlı her andan bahsediyorum) birden durmak istersin ya da istemsiz durursun..
       Biri ölmüştür tepki veremezsin ne ağlar ne acı tebessümde bulunursun..öyle boş boş bakarsın etrafına.. bu senin inkar ettiğin zaman dilimidir. Belki 5 sn belki 1 dk ya da 1 hafta..
Bazen hayat senin beklemediğin yerden vurur.. birden aşık olursun onun gülümsemesine..bakakalırsın seni bu kadar derinden etkileyen insana..belli süre sonra sende gülümsersin.. bu senin sevmeyi hissetme zaman dilimindir.
       Panik atak olduğunu düşün. Öyle bir an gelirki tepkisiz kalırsın hem de belli bir süre değil uzun süre..kendine şaşırırsın donukluğuna, sakinliğine..orda devreye dış etmenler girer ve senin sakin olman gerekir. Bu konuyu, olayı ya da insanı önemsememen değil; tam tersi fazla önemsemendir..
       Bir arkadaşına kırılırsın mesela.. üstünden geçersin, gülersin, kızarsın.. onunla halledersin.. bu değer yargısıyla alakalı değil sadece şans tanımaktır. Ama bir an gelir ve bardağın dolduğunu fark eder taşmasını izlersin tepkisizce.. bu onu hiç sevmemiş olduğunu, bir zamanlar değer vermediğini değil artık şansını kaybettiği anlamına gelir ve artık önemsemezsin..
       O tepksizlik anları bir insanın içinde fırtınalar koptuğu, idrak ettiği anlardır ve uzun ya da kısa değerli zamanlardır. Aslında bilinçaltının tepkisine zaman tanımaktır..bir an için dış zamanı durdurup içinde zamanı akıtıp sonra durdurduğun zamana geri döner ve akmasını izlersin..zamanı içine çekmek böyle birşey..farkında olmadan çoğu kez yaptığımız bu zaman kayıpları(ki ben kayıp olarak görmüyorum) aslında sizin karakterinizin dışa vurumu için geçen dürtü zamanıdır..
       Bir insanı boş boş bakarken ya da gülümsemeden önce tepkisiz görürsen orda savaş var demektir sadece..ve hemen geçen bu zamanda onun içinde uzun bir zaman geçtiğini anlarsın..bekle.. sadece zamanın senin için yavaş, onun için hızlı geçmesini izle..tepkisi yakında yüzünde oluşacaktır..çünkü savaşı her zaman duygular kazanır,anlarsın..
       Bu nedendir ki mantığı daha doğrusu mantıkla hareket etmeyi hep red ederim.mantık için geçen süre kayıptır. Duygularını susturup hissizleştirip mantığını devreye sokarsın.. ve bu senin duygularının dışa vurumu değil; değerli mantığının sana yaptırdığı davranış, mimikler bütünüdür. Ve içten değil sadece sana göre doğru olandır..kim yanlış yapmak ister deme..yanlış yapmak senin tepkilerini duygularını da değiştirir ve geçen dürtü zamanında öğrendiklerini de kullanırsın..mantığı duygular içinde yoğurmaya başlarsın.. işte ozaman tepki senin, his senin ve ses senindir..o zaman karşındaki seni,hislerini,mimiklerini anlar, bilirsin...

       Not: mantık gereklidir ama her zaman kullanmayınız botoks etkisi yaratabilir=))
       Bay mantık ve bayan mantıklara itafen..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

3 Ekim 2012 Çarşamba

RÜZGAR SENİ TERK EDİYOR


Rüzgar seni terk ediyor..


Sonbahar..Bana bazı insanları hatırlatır.. Dengesiz.. Kalmak isteyen ama giden ya da gitmek isteyen ama kalan..Kendini bulamamış insanları..

Rüzgarları hatırlatıyor sonbahar bana.. Ne kadar rüzgarı sevsemde beni hep terkettiğini düşünürüm.. Ne rüzgarın başlangıcındayım ne de sonunda..Rüzgar sadece esiyor..Bazı insanları rüzgar gibi düşünürüm.. Kalamaz onlar seninle, bir bölümünde esintinin seninledir ama gitmek zorundadır da..

Rüzgar bana bazı insanları hatırlatıyor..Hem sevilesi hem nefret edilesi..

Rüzgar bana bazı insanları hatırlatıyor..Hayat başlangıçlarında yanında olmadığım, hayatlarının bir bölümünde saçlarımın arasına karışıp giden..Gittikleri yeri ya da hislerini bilmediğim..

Sonbahar bana toprak kokusunu hatırlatıyor.. Bazı insanlar gibi.. Hep kalacak olan hayatında toprak gibi.. Kokuları rüzgar getiriyor bana diye rüzgara aşık oluyorum.. Salaklık.. Rüzgar değil yağmurdu toprak kokusuna sebep..Yağmuru hissedip toprak kokusuyla dolduruyorum ciğerlerimi..Tüm bedenimi ele geçirmesine izin veriyor gözlerimi kapatıp gülümsüyorum..Bu yüzden yağmurları seviyorum..

Denize verdiği hırçınlığıyla, saçlarımdan akıp geçmesiyle, güçlü yanıyla ve kararlığıyla..Ben rüzgarı dokunamadığım,tutamadığım için seviyorum..Özgürlük gibi biraz..

Aynı zamanda rüzgardan nefret ediyorum.. Benden kokumu alıp terk ettiği, başka kokularla karıştırdığı için.. Bana getirdiği kokuları da çalıp gittiği için..

 Rüzgar sevdiğin kokuyu alıp gidiyor..Sana getirdikleriyle birlikte..Rüzgar seni gene terk ediyor..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

24 Eylül 2012 Pazartesi

AKDENİZ..




Sen Deniz Gök,
Bir an dursanız uykuda
Büyür bir yosun geceye karşı.

Tedirgin olur ölüler
Bir an yaslansanız karanlığa,
Sen Deniz Gök.
---------------------
Dalarım engine
Ki yaşadığım
Anladığımdr.

Roma`yla Kartaca`nın arasında
Yüzer, sevgi sevgi
İstanbul.

Böler bir kuş düsüncemi ikiye
Maviden
Yarıda kalır içki.
---------------------
Dersin ki
Ellerimize değecek
Yıldızlar
Büyüyecek büyüyecek de.

Dersin ki
Bir aydınlığı var
Sevgililer için,
Karanlık sessiz de.

Dersin ki
Uyuyamıyorum
Yalnızız
Gece, mavi de.
---------------------
Sessizdi yeryüzü
Yeryüzünde bircik Akdeniz vardı
Akdenizde
Yalnız ikimiz.

Beni seviyor musun dedim,
Yumdu gözlerini uzaklığa,
Tam sorulacak an, diye gülümsedi,
Tam sorulacak yer.
---------------------
Bir kocaman yeşil bir kocaman boz
Yellerde
Çarpar birbirine çarpar enginlere dek.

Dalgaların ucunda yıldızların ucu
Her köpük bir fırtına
Her köpük bir evren.

Su deniz su gök gizlenebilir
Seni sevdiğim
Gizlenemez.
---------------------
Havaya da yalıma da ağaca da benzer ama
En çok suya benzer
Sevgimiz.

Morluğun acısı var sonu yok
Karışır yaşamımıza
Kendiliğinden.

Herkes ölünce toprak olurmuş
Hayır hayır
Bizim su olacağımız besbelli.
---------------------
Akdeniz enginlerde kararmaktadır
Ama
Ben
Öyle maviyim ki.

Akdeniz bir gitmişlikle eski, uzak,
Ama
Ben
Sahibi gibiyim yıldızların.

Akdeniz seni bir daha yaratamaz
Ama
Ben
Seni bir daha sevebilirim.
---------------------
Deli gibi bir gürültu, ansızın,
Yırtılırcasına yarılır sessizlik,
Düşünür Akdeniz.

İşte uçaklar geçer havalarından
Kalır mavilik üstünde apak izleri,
Akdeniz anlar ve sever.
---------------------
Denizdir,
Her aksam üstü
Bütün düşüncelerde
Gelip gider.

Senin le
Acısı
Uzunluğu
Aksi.

Ve gece yarısıdır bu masmavi şey,
Senin
Uzaklarda
Unuttuğun sessizlik.
---------------------
Duymuştun
Bu türküyü
Çok eskiden de.

Bu türküyle anılarsın yelden
Yeşilden
Kadırgaların dibindeki sessiz yosunları.

Bu Akdeniz dalgalarında bu türküde sen
Varsın ışıl ışıl
Ve yoksun biraz.
---------------------
İyice düşün bu bütün yaşamamızdır.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

21 Temmuz 2012 Cumartesi

ÖNEMLİ DEĞİL





İçinizdeki susarsa artık çünkü’lü başlayan cümleleri kalmamıştır onun içinde..kalbiniz kırılmıştır belki ya da canınız yanmıştır.. Ama eğer o cümle agzınızdan içinizden gelerek dökülüyorsa işte ozaman o kişi için başlayan çünkü’lü cümleleriniz kalmamıştır..onun için mazeretiniz yoktur..
ÖNEMLİ DEĞİL.. sadece önemli değil..çok şey gizlidir bu iki kelime içinde.. biri çünkü’ye sahip değilse o kişi de sizin için ‘önemli değil ya, artık önemli değil..’dir.
Ağır bir his..biraz ürkütücü..hiçlik gibi..yok olma durumu..karanlık..yani ÖNEMSİZLİK..

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

19 Temmuz 2012 Perşembe

HİPOKONDRİYAK



                                      

Hergün farklılaşan bi yaratık..bir hipokondriyak..
Kimse okadar cesur olamaz.içindekini öldürebilcek kadar..ne bir duyguyu ne bi resmi ne bir anı ne de içindeki canavarı..
Bastırır geçersin susturur gömersin..gün yüzüne çıkınca şaşırırsın öldürdüğünü zannettiğinden..içindedir..kilitlediğin sakladığın belkide hapsettiğin suçlundur içindeki..bilmem kaçıncı sen..belki de bir piskopatsın unuttuğun..
Bazen kapatır gözlerini insanların resimlerin anların gülümsemelerin hayatındaki tüm renklerin gerçekliliğini tartarsın..gerçek mi?? Yalan mı?.. hepsi senin yarattıgın yanılsamalardır belki..gördüğün kimi zaman bir rüya kimi zaman bir kabustur belki..sadece uyanmayı bekliyorsundur...belki de içindeki başka sen yapmıştır sen sadece uzaktan izlemişsindir olanları başkası gibi..hipondriyak gibi..kavga eder gibi..

peki hiç uyanıcak mısın?



Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

5 Haziran 2012 Salı

VAZGEÇİLMEZLER DE VAZGEÇİLİR




Vazgeçilmezler de vazgeçilir. Yadsınmaz bir gerçektir bu..vazgeçemeyeceğin tek şey kendinsin,o da biraz zorunluluk sanırım..

Vazgeçilmez dediğin ne kadar çok şeyden vazgeçtin. ‘Asla’ ile başlayan cümlelerin an geldi gerçekleşti. Çok sevdiğin birinden o gitti diye vazgeçmedin mi hiç? Ya da çocukken en sevdiğin oyuncağın nerede şimdi? En sevdiğin kitap atıldı belki de raflardan çoktan..

Büyüyor, değişiyorsun zaman akıyor..ama asıl AN değişiyor zamanla birlikte.elinde olmayan dış etkiler..  sen sensin; özünde, değişsende aynısın.. yine aynı sever, yine aynı bakar ve yine aynı gülümsersin..ama başkalarına etkin olamaz. Çok sevdiğin insan giderken durdurmak için çabalarsın. O senin vazgeçilmezindir çünkü. Ama bir süre sonra; gurur,yorulma,kabullenme adını ne koyarsan koy vazgeçersin.. ‘Asla onsuz yaşayamam’ cümleni bir kenara bıakırsın,yaşarsın.. Aslında asla cümleni yutarsın. Sen insansın..vazgeçilmezlerinden vazgeçer ve yaşarsın..

Dünya başına yıkıldığını sandığın her an dünyanın aslında yerinde olduğunu anımsa.. ‘Asla’ ölmeyeceksin.. Vazgeçilmezlerin değişecek, vazgeçecek ve yeni vazgeçemeyeceğini sandığın vazgeçilmezlerin olacak..

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

3 Haziran 2012 Pazar

KAHRAMAN-FİGÜRAN






HER HAYAT BIR MASAL, HER INSAN KENDI MASALINDA KAHRAMANDIR. BAZEN BAŞKA BIRILERINI DE KAHRAMANIN YAPARSIN MASALINDA VE GÖZÜNÜZÜ AÇIP KAPATTIĞIN AN MASALINDA KALMADIĞINI GÖRÜRSÜN..GITMIŞTIR..BELKIDE SADECE ROLU YOKTUR ONDANDIR ONU GÖRMEMEN.. MASALIN BAŞKA BIR SAYFASINDA BELKI TEKRAR GELECEK VE KAHRAMANLIĞA DEWAM EDECEKTIR. YA DA SADECE O BÖLÜMDE KAHRAMANDIR..SENIN MASALIN DIŞINDA FIGÜRAN OLDUĞUNU BILMEDEN GITMIŞTIR BELKI DE..BILEMEZSIN..SAYFALARI OKUYUP GÖRMEN GEREKIR..DIĞER SAYFALARA GEÇMEK IÇIN BITIRMELISIN BULUNDUĞUN SAYFAYI..



''KIM BILIR..MASALINIZIN KAHRAMANI, BAŞKA BIR HIKAYEDE FIGÜRAN OLMAYA GITMIŞTIR BELKI DE.." NAZIM HIKMET
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

4 Mayıs 2012 Cuma

cam kırıkları


.........güneşi öldürmek için kapat gözlerini...
       Gürültü.. Saniyelere dagılmış biraz.. Bardak kırıldı susamışken sen, elinden kayıp düştü.. yerdekileri toplamak yerine yeni bir bardaktan su içmeye gidiyorsun..söylene söylene..belki biraz bağırarak..
onlar kalıyor orda haftalarca..belli ki unutmak istiyorsun salonun tam ortasında olsa da kırıklar..toplamıyorsun işte..
       Aslında toplamaktan kaçmanın sebebi; haftalara yayman..cam kırıklarının keskinliğini azaltmak..korkaksın..korkuoyorsun işte elini kesmekten acı çekmekten..nedendir korkun??gözyaşlarınla kan birleşseydi..ya da birleşebilseydi..
       Birini kırmaktan daha kötüdür kırıkları toplamamak..
       Kendi kırıklarını toparlamamak..çok insan geçmiştir hayatından seni elinden düşürüp kıran..sen camdan deilsin toparlanırsın,parçalansanda aslında bütünsün..elinden düşüren, seni kaybeden, değerini yitirirken sen tamamlanırsın zamanla..belki biraz kan belki biraz gözyaşı biraz da acı..ama toparlanırsın..içinde çizikler kalır..senin için değerliyse kırıkların ve sahibi..
        
        Kapattıgında gözlerini..öldürürsün güneşi..taparcasına sevsende onu..aç gözlerini..gülümse şimdi..öldürdüğün güneşini karsında bulacaksın..kırıldıgında da gülümse..öldürüyorsan kendini her kırıldığında,gözlerini aç şimdi..kendini her kırıldığında daha güçlü bir araya getirmiş olacaksın...

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

29 Mart 2012 Perşembe

susmak(?!)


Sözcükler yapışıyor üstüme onların seçtikleri kadarım..
Ne kadar tanımlansamda anlatılsamda birilerine
Ben sadece sustuğum(?!) kadar, anlattığım kadarım..
Sen kimsin??
Görebildiğim kadar gözlemlediğim kadar..
Bir insan herkese aynı değildir herkese aynı bakmaz mesela..
Sözcükleri hisleri farklılaşır.
Aynı insan farklıdır..
Oyüzdendir ki başkasından dinlemem kimsenin masalını..
Anlatırsa o dinlerim ama ben masaldaki susmaları sewerim..
Bilirimki her susuşta bir cümle gizlidir, bir anı, bir mutluluk ya da göz yaşı..
Susmalar herkesten gizlediğin sensindir.herkese göstermediğin sakladığın,bazılarına anlattığın..
Susmaları anlat..hikayenle birlikte..senin kim olduğunu bulmalıyım içimde..
Sen senin sustuğun kadar..
Masalını anlattıgın, benim sana seçtiğim sözcükler kadarsın..

*başkalarının seçtikleri sözcükleri duymadan her insana kendi sözcüklerini seçenlere ve susmalarını ‘susmak’ olarak tanımlamayanlara itafen..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

9 Şubat 2012 Perşembe

kırmızı merdiven





          Uzun epey göremiyorum henüz sonunu..sanki sonu yokmuş gibi benden büyük..ağır biraz  kaldırmayı deniyorum,kıpırdamıyor bile..biraz da paslanmış..eski belliki..ellerimi boyuyor..ellerim pas içinde..kanamış gibi..ellerim acıyor biraz..boyanın kalktığı yerler ellerimi çiziyor..pasla kan karısıyor..sanki bir yağlı boya tablosu gibi aslında.. gözlerim nemli bakıyorum ona..canım acıdığından değil ona bakmaktan..gözlerim yavaştan iyice doluyor..bir damla..ve yavaşça ağlıyorum..her pasta bir iz varmış gibi benden olmayan, benim yapmadığım..tek tek okuyorum..
            kimlerin elleri değmişti acaba ona??kimler iz bırakmak istemişti onda??neden yara şeklinde kalmışlardı onda, renklerden ibaret olmayan çizikler bırakmışlardı..sonsuz olmak için..iyi anılmasalarda kalmaları için orda..herşeyi anımsatmak için..renkten uzak..siyahtan uzak..benden uzak...ona yakın...
            Kafamı aşağı çevirince korkuyorum..onun sonuna bakmak gibi..yukarıya bakmak gibi aşağı bakmak..sanki sonu yok gibi..aşağıda ne var??merak biraz korku..sonra papatyaları görüorum..ona inat çok canlılar..papatyaların olduğu bölümde tek bir pas izi yok..orası gizli gibi..sanki kimse dokunmamış gibi..ama yanılıyorum..dikkatle bakınca izleri görüyorum..parmak izleri..masumca dokunulmuş gibi..pastan çizikten ziyade renk gibi..kimin parmak iziyse onun rengi kalmış gibi..
             Şuan önümdeki basamakta ne iz var ne pas..sadece şarap var..kırmızı..pas gibi..ellerim gibi..onun gibi..kan gibi..belirsizlik gibi..
              Bir yudum alıp gözlerimi kapatıyorum..tüm tadını kokusunu damarlarımda hissedip gülümsüyorum..
Herkesten izler toplamış merdivenim..
Hani altında geçince uğursuzluk getirceğine inanılanından..
Alt geçmişim, üst geleceğim şimdide duruyorum..
Cesurca karanlığa bakıp gülümsüyor şimdide şarabımla..
Ya da hala gözlerim kapalı bilmiyorum...

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

30 Ocak 2012 Pazartesi

bırakın robin hood olayım

          İnsanların kuru ifadeleri..kontrollü yapıları..diğer insanların düşüncelerine herzaman çok önem wermeleri nedeniyle takındıkları hareketleri..onlar için değiştirdikleri kararları..kendi egoları..duygularını cesurca sölemeyi bi tarafa bırakın yüzlerinden uzak tutmaya çabalamaları..öldürülen mimikleri..onların masum diye adlandırdıkları maskeleri..sakladıkları anahtarları..kaçırdıkları gözleri..
          Çocukken korkardım palyaçolardan..herkesi güldürenlerden,eglendirenlerden korkardım..bana hep sahte gelmişlerdi ve ürkütücü..gülen makyajlarının altında hep gizli gözyaşları vardı sanki..korkarken onlardan,bir o kadarda üzülmüşümdür için için..sanki ağlamak kötüydü,hataydı,zawalılıktı.saklıyorlardı..insanı insan yapan o güzel ifadelerini: mimiklerini..benim küçük dünyamda kötü karakterlerdi hep kaçtığım..sewmemiştim onları bikere..
          Maskeler..evet ellerde tutulan,zaman ve durumla ilişkili takılan maskeler..kötüyken hali dumanken, mutsuzken ele alınan ben iyiyim mutluyum maskesi gibi..ya da kendine güwen eksikliği hissettiği zaman sanki özgüvenden yıkılıyomus gibi dawranılan maske..ya da sewmediği halde sewiomus gibi yapılan maske..hep güzel hep iyi seyleri yüze oturtmaya çabalanan maskeler..bazıları ise tam tersini uygular..dikkat çekmek için,acıma duygusuyla biyerlere gelmek için,hırsları için tam ters maskeleri olanlar..onları hiç anlamamışımdır o ayrı..sizde hangi maskeler var??
herkesin kendine seçtiği maskeleri war,biliyorum..kim ‘ben benim okadar,maskem yoktur.’ derse inanmayın..ki onlar palyaço olanlardır!!! hiç anlamazsınız kim olduklarını,korkutucudurlar,maskeleri hiç inmediği için fark etmezsiniz.. eet onlar kendileridir(?!) hissetmezsiniz..
           Onları sadece güvendiklerinizin,gerçekten sewdiklerinizin,yanlarında sesli düşünmekten çekinmediğiniz insanların yanında çıkartırsınız..sizi anlayacaklardır,kızmadan,nedenini bilerek izlerler maskenizi çıkartmanızı..sewinirler hatta onlara verdiğiniz degeri hissederlerken mimiklerinizde, maskelerinizi yüzünüzden indirirken..onlar kıymetlilerinizdir.kaç tane kıymetliniz war sizin?sayı arttıkça maske sayınız, kullandığınız süreniz azalır..oldum olası sewmem maskeleri ben ama herkes kadar wardır maskem, sayısı azdır..ama maskeniz düşüyorsa maskesi çok olanların önünde way halinize affedilmezsiniz..yalandır sözleriniz..hisleriniz..onlarsa melek(?!)tir..
            Mimikler konusmasanızda sizin, hislerinizin aynasıdır..seslendirmesiz ve altyazısız ifadelerinizdir..gözlerinizde bile vardır  mimikleriniz..gözler önemlidir benim için(maskeli balolar da bile  göz bölgesi net bırakılır seffaftır..)çünkü gözler ruhların kapılarıdır bence..sadece anahtar warsa girebilirsiniz ya da onun kapıyı açmasıyla..bazıları bilir bunu..oyüzdendir insanların sadece gözlerine bakar bazıları,bazılarıysa onlara bakarken aynı zamanda ruhlarına inerler..ben öleyim..derinlemesine bakmayı sewerim gözlerin içine..onlar gerçektir ve kandırmazlar maskeleri olmaz,hisleri gerçektir..anahtarımı alır açar kapıyı süzülürüm gizlice..zili çalmam ben,kapıda beklemem açsın diye..hırsız diye adlandırın beni isterseniz izinsiz giriyorum diye ama ben bişe çalmaya değil, bişeler bırakmaya girerim sessizce..hadi robin hooda benzetin beni=)kendimden çalarım herseferinde ruhuna dokunabildiklerime bırakabilirim izimi..
            Farkettimki hala korkuyorum palyaçolardan..geçemem yanlarından,huzursuz olurum varlıklarından..hayatımda istemem palyaçoları,hayatıma girmelerine izin vermemde..
Kıymetliniz yaparsınız beni belki..masum  maskeleriniz warsa yanımda çıkarmanızı rica ederim..gözlerinizi yere çevirmemenizi beklerim,gözlerimin içine bakmanızı isterim..yoksa robinhood oynunu oynayamam..bırakın ruhunuza dokunabiliyim..
            Palyaçolara,sonsuz maskeleri olanlara,insanların gözlerinin içine bakmaya korkanlara ve mimiklerini,hislerini saklayanlara itafen..=)

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

28 Ocak 2012 Cumartesi

şarap kadar

keske tüm çizgileri hatırlıcak kadar
görmemeye başlıcak kadar çok bakmasaydım..
derinlemesine..izini kazıyasıya..unutasıya..
görmesem bilmez, duymasam anlamaz hissetmesem war olmaz..
susacak kadar konusmasaydım diyorum bazen
bikaç kelime saklasaydım cebimde tüketircesine anlatmak yerine..
zamanla anlaşıp hızla geçmesine izin vermeseydim..ağlatabilir miydim??
Dakikalar aylara, günler yıllara dönüşmeseydi..
Yazken günüm güneş yukardayken kar yağmasaydı mesela sinsice..
Kar tanelerine bakıp mutlu olmak yerine üzülseydim soğukluğuna
Güneşin yakan matemine üzülmek yerine gülseydim sıcaklığına..
Anlatmak yerine rüzgarla dinleseydim sesinin sessizliğini..duyabilir miydim??
Yaramaz bi çocuk gibi dawranmasaydı hayat mesela kumdan kale yaparcasına..
Mızıkçılık yapıp sondan okumasaydı en güzel diye adlandırdığını..
Hatırlıcak kadar unutmasaydı..özleyebilir miydim??
Varlığı kadar yok olabilseydi..kırılabilir miydim??
Gidiyorum kadar gelebilseydi..gülümseyebilir miydim??
Şarap kadar sewebilseydi baktığım çizgiler mesela yıllanırcasına..
Korkuları kadar cesur olabilseydi..sewebilir miydim??

Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

7 Ocak 2012 Cumartesi

o geceyi sever..

           sadece düşlemiş..
           yazmış kendisi olmaksızın içinde..unutmuş kendini..herkese bir rol seçmiş en güzel ve özel şekilde.tek tek konuşmalar yazmış dudaklara.mekan belirtmemiş,abartmadan sade ama mükemmel olmuşlar..zamanı koymamış sonsuzluk yaratmış masalda..güneşi hep gökyüzünde bilmiş geceyi, yıldızları, ayı hiç düşünmeden yer vermeden..
          o geceyi sever..neden yaptıki bunu??yıldızları sever yalancı aydınlıklarıyla kimisini,kimisini tüm gerçeklikleriyle..izlerken onları müziğiyle hep istemiştir tek tek kaymalarını yavaşça..hepsine verdiği dilekleri tutmak ve sonsuzdan saymak..sonsuz hayaller kurmak..çoğunu yakalamayı denemiş başaramamış o kekremsi tadı hissetmiştir..bazen elini yakmasından korkup tutmayı denememiştir yıldızlar onun  için gökyüzünü terk ederlerken..bazıları ise o görmeden kaymışlar onun için mutlu olması için ve başarmışlardır..
          ona ait olmayan ve onun olmadığı bir masal yaratmış..okumuş tekrar hergün yaptığı gibi..o yazmamıştı sanki bir yabancıydı gibi masala..devamını yazamadan bitmiş sözcükleri susmuş..sonunu bilmediği masalda o hiç olmamış ve hala o yokmuş..
          belki cesaret eder alır kalemi tekrar eli, başlar en başından yazmaya içine kendini koymayı unutmadan bu sefer masala..sonunu yazmaz.. bilmez,bilmek istemez..sadece yaşar içinde..
           hala hayalperesttir.. hala birazda çocuk masallara inanan.. büyümemiştir ondan sevmiştir hayatın masalını belkide..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

21 Aralık 2011 Çarşamba

siyah

   Ölümle hayat arasındaki çizgi belirsizmiş daha yeni anlıyorum bunu..bana biri öğretti..acıtarak karanlığa sawurarak,rüzgarı sert hissettirerek..öğretmesini istemediğim biri, gitmesini istemediğim biri..ve gitti..
          Nekadar aynı..doğum,büyüme ve ölüm..3aşama..herkes için aynı ilerleyen bilinen süreç..gözyaşlarımızın tatları aynı hepimizin..hayat aynı ilerleyen bişey.her nefes her adımla ilerlediğin bildiğin yol,sonunu bildiğin..buna çizdiklerin,eskizlerin, yazdıkların, söylediklerin,anıların,yolda kendine kattığın rotan ve biriktirdiğin insanların..bunlar aynılığa kattığın farkların, ilk iki aşama içinde olan..doğum beyaz,büyüme renklidir.ölümse geride bıraktıklarındır..
          Biriktirilen insan olup geride kalan olmak zordur..hiç biyere sığmamak ağlamak,içten gülmeyi unutmak,düşünmek,gideni heran düşünmek..zor hepsi..nefes almak..insanların seslerini duymamak için kendine oynadığın oyundur geri de kalmak..maskeni takmak gündüzleri gülmeye çabalamak,adapteye zorlamak,içten olmayan gülmeler ve boş uğraşlar..kulaklarını kapatmak yerine insanları susturmaya çalışmaktır geri de kalmak..nezaman uyanıcam kaçgündür uyuyorum kabus neden bitmiyo diye sormaktır geride kalan olmak..kabul etmemektir,edememek..kaçmak..kaçamayacağını bilerek kaçma çabası..yalan..uyandığın her sabahı yalanlamaktır..okuyacağını düşünerek sayfalarca yazmak,duyacağını düşünerek sesin kısılana kadar kendini duyurma çabasıdır..
          En kötüsü özlemektir..kabul etmediğin için özlememek ve o olumsuzluk ekinin her wurgusunda daha da fazla özlemektir.en içindedir söndürmeye çalıştığın ateşindir özlemek..her çabanda daha da alevlenir için.zamanla söner derler ama bilmezler cılızda olsa biyerlerde kalır ara ara artar gene cılızlaşır..ama kalır..
          Doğmak ve büyümek senindir.ölmek..işte o sana ait olmayan bişey..tanımlayamadığım,asla tanımlayamayacağımdır ölüm..başlangıç ya da bitiş..var olma ya da yok olma..tanımlanamaz hissedilir ve siyahtır..
Siyahın yakışmadığına itafen..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

9 Kasım 2011 Çarşamba

çoçuk gibi

          Çocuk gibi.. gece yatarken ışıkları kapatmaz..korkak.. gölgeleri benzetir birşeylere, hayal dünyasından ürker birazda.. ona verilmiş en kıymetli hazinenin farkında olmadan ışıklarını kapatmaz uyurken..müziğini en yüksek sesle dinler.. konuşmak istediklerini unutmak,sözcüklerini cebinde biriktirmek için..korkak..
          Kararsızdır her gece her defasında uykuyla rüya arasındayken..yıldızları izlemek için yatağı cam kenarındadır ama odasındaki aydınlık net görmesini engeller yıldızlarını..ay ı görür bulutlar yoksa önünde.. Kararsız kalır..korkaklıkla cesaret arasında, yıldızlarla ay arasında..görmek istediğiyle razı olmak zorunda kaldığı arasında..konuşmakla susmak arasında..hayatla ölüm arasında..
          Korktuklarımız bizi ölüme yaklaştırır.. Yapamadıklarımız..söyleyemediklerimiz.. canlı mezarlıklarımız..şimdiyi geçmişle ve gelecekle öldürüp gömdüğümüz..herkesin kendine seçtiği en sevdiği renkten kırmayan acıtmayan canlı mezarlıkları..mor mavi kırmızı...hangisiyse  renginiz sığındığınız ışığınız korkaklığınız..
          Sustukça siz fısıldar ölüm içinize..cılızsa sesiniz müziğiniz bastırır fısıltınızı.. yapamadıklarınız kemirir içinizi..yaptıklarınız istemediklerinizse geçmiş derinleşir renginizle..görmek istedikleriniz, yanınızda olmasını istedikleriniz uzaklaşır ışığınızla..
          Çocuk gibi..gözleri dolar yapamadıklarıyla, söyleyemedikleriyle..hırçınlaşır ağlar denizlerdeki fırtınalar gibi onun olmayınca istedikleri.. gemilerini bekleyen iskele gibidir içi.. umutları biriktirdikleri..
          Kapat ışılarını..kapat müziğini..sadece izle yıldızını..mezarını öldür..sözcüklerini haykır gecene, karanlığına..en sevdiğin rengini seç onun için..gözlerini kapat sadece..hayal kur..en büyük hazineni al yanına..susma..ağlama.. hayal kur..korkma..senin olsa da, olmasa da, senin  olmasını istediğin şeyi daha fazla iste..çocuk gibi..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

12 Ekim 2011 Çarşamba

korku-luk

                Onu kim oraya koydu??o kimdi asıl olan??korkuluğum..korkum..korkaklığım..korku...o hangisi olmayı tercih etmişti? Kimdi? Nezaman gelmişti? Nezman neden gitmişti? Gitmemiş miydi? Şimdi neredeydi?
                Adımı duyuyor gibiyim dudaklarında..ona yer var mıydı kelimelerinde, bilemiyorum..sadece bir fısıltı ya da sadece yanılsama..bilmekte istemiyor olabilirim..
               İçimde..herkesteki gibi..her kimse, her neyse..dikilmiş bir korkuluk gibi..bilinende tamamen farklı..neyi kovmakta??hayatımdaki kargalarımı..sanmam..kalamazdı, dikilemezdi ozaman bu kadar basitse görevi..
                Korkularımdan koruyan korkuluğum..en çokta kendisinden benim korktuğum..nasıl seni korkutan seni korur ki?? Peki kendisinden?? Ondandır ondan uzak kalmam.ona soru sormamam..kendi kendime onu görewe mi getirmiştim yoksa o mu geldi farkında olmadan oraya..farkında değil,haberi bile yoktur..göndermişim,gitmiş zaten.soru sorulmadan soru sormadan..hala nasıl orda kalabildi peki?gitmesine rağmen..yoksa kalmış mıydı??
               Cesaret bulup konussam..konussam susardı,gözlerine baksam kaçırırdı,dokunsam yok olurdu..peki koklasam..?? korkularımı ozman alıp götürebilirdi sanki.. kokladım korkuluğumu.. en güzel,tanıdık koku duyduğum..
                Uyandım..sadece rüyaymış..günaydın..eski bir rüyayı görmek güzeldi..
                Yarın uyumam belki..ya da uyurum..aynı rüyaya uyanmak için..iyi gece..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

18 Ağustos 2011 Perşembe

bakış açısı

              Garip gelicek sanırım kulağa ama ben denizlere,okyanuslara,yağmurlara,gemilere aşık biriyim..çoğu insanların bunlara ayrı ayrı tutkularından biraz farklı,belki biraz daha fazla..ben hepsinin ayrı ayrı ta kendisiyim..
              O günün bana verdiği hediyeyle birlikteydik..tam sewdiğim hawa..yağmur yawasça yagıyorken hava birazcık üşümüş..hmm rüzgar..okadar tatlı tatlı esiyoki..hmmm toprak kokusu dört yanımda en güzel kokulardandır benim için..ve deniz..en güzel rengiyle..gri..Pek çok insan sewmez arada kalmışlığıyla solgunluguyla suçlar onu..kendisini görür onda belkide..arada kalmışlığı..aşkla aşksızlık arasında..nefretle özlem arasında..dostlukla düşmanlık arasında..kalmakla gitmek arasında..griyi sewerim ben..(insanların sewmediklerinde sewdiğim noktaları bulurum)ben daha farklı düşünürüm hep griyi..gizlidir benim için bilemem onu belkide ondandır bendeki farkı diğer renklerden..
            Gri denizimdir bazen..kimi zaman durgun,bazense dalgalı hırçınlaşıp rüzgarla..bazen gariptir deniz yagmurla inatlaşırken çoşar, bazende tam tersi..sessizce üzerindeki küçük çemberlere izin werir..izler ölece yağmuru..yağmur insanlar gibidir..bazen sadece ıslanırsınız bu hoşgeldin deme yöntemidir..bazen hırçınlaşırsınz,korunursunuz yağmurdan.. hangi sulardan geldin yagıyorsun benim denizime diye. ya da tanıdıklık vardır yağmurda ondandır bu iki tepkiden seçtiğiniz tepkiniz..bilirsiniz yağan yağmur hem gelendir hemde giden.. bakış açısı..
            Denizlerde gezerim..amacım biyere gitmek midir bir limana ugrar mıyım sormadan bilmeden ilerlerim..bazen benim için eser rüzgar bazense bana düşmandır..rüzgar hayattır..bikaç oyunu vardır mutlaka..sense onu anlamalı mısın yoksa sawasmalı mısın bilmiorum, aynı bir kaptan gibi ya da bir gemi..korkmadan açıklara uzanmalı limanlarda kalmamalısın.batmaktan korkmak limana mahkumiyet getirir..ben korkmam..
            Bazense dalgalarında yalpalarım insanların.çok etkilenirim.. dewrilmekten bazen çok zor kurtulurum..cesurumdur rüzgara karşı hırçın denizlere karşı..beni batırmaya çalışan denizlerden,rüzgarlardan,yağmurlardan geçtim herkes gibi..belki daha da zorlularından da geçmem gerekecek..bazen masal gibi olur geçmek istemeyip kalır,kendi denizime sularını karıştırırm..bilemiyorum..bildiğim tek şey okyanuslara,denizlere karşı tutkum..
            Rüzgar beni nereye sürüklerse..bazen sığ sularda yüzersin bazende okyanuslarda..ama limanın olmasın..keşfet..denizleri sevmekten usanma ne olursa olsun..rüzgarı yanına al seninle hissedilsin..yağmur damlaları.. yağmur güzeldir bırak yağsın..belki denizden buharlaşıp tekrar daha güçlü yağmak isterler o denize..yağmur yağar dönebilmek için..bazen gidersin dönebilmek için..bazende gidersin sadece gitmek için..denizden daha fazla damlalar alıp başkalarına yağmak için..
           Her insan gemidir,denizdir ve de yağmur..bakış açısı..=)
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

7 Ağustos 2011 Pazar

yalan masallar

Sigara dumanı kadardı gülümsemen
İçerken hatırladım gülümsemeni kaybolusunu izledim dumanda..
Gökyüzünde dağılırdı güzel hayallerinle sözlerin güneşe karışırdı
Birden hatırladım işte,saçma belki..
Bende kalmış gibi gözlerin,gözlerime bakınca nedendir onları gördüm
Bir nefes aldım tüm damarlarım hissetti kokundu bu duyulan
Uyurken duyduklarım senin sesinden masallardı,büyümedim..
Şarabımı yudumlarken ellerini hissettim kadeh sıcaktı onlar gibi..
Geceye dalınca en sewdiğim şarkıyla seni gördüm sandım silüetler arasında
Bakıyordun özür dilercesine içten gülümsemenle gözlerin ve sözlerinle
Uzanmak istedim..vazgeçtim..
Güzel hayallerin çirkinleşmişti,kime anlattıysan onları
Sözlerin yalanlaşmıştı duyunca dudaklarından dökülen masalları farkettim..
Gözlerin gözlerime bakınca gördüklerim değilmiş değişmişler belki..
Kokunu değiştirmişsin ya da ben hiç duyamamışım kokunu aslında, ayırt edemedim diğerlerinden
Bilirsin güçlüdür en sewdiğim sezilerimdendir,garip belki..
Ellerin soğuktu kalbin kadar en az belki benim ellerim daha soguktu hep ondan öle sanmıştım sıcaklığını..
Ve gülümsemen..hiç değişmemiş işte o.hala duman kadardı..
Gözlerimi kapatıp açınca yok olduğunu gördüm..
Hiç olmamış hayaletmişsin gibi..
Bir katilin dudaklarından dökülen tek bir cümle bırakmışsın arkanda kaybolurken
‘seni seviyorum’
Ama bazı katiller gibi ellerinle öldürmüşsün kendini fısıldadığın benim adımda olsa da...

Adımı fısıldayan sen misin??Katilin agzındaki o ad bana mı ait??Sana adımı ben mi sölemiştim..Senin adın neydi??Bana adını sölemiş miydin??
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

25 Haziran 2011 Cumartesi

insanların sığ suları

            Farklıydı diğerlerinden onca kalabalıktan seziliyordu farkı.her insan farklıydı her insan eşsizdi ama o..o daha bir farklıydı.. sanki bakması bakmak değil,kelimelerini anlamak zorlu,gözyaşlarının  tuzu acıtıcı,gülmeleri güneşten daha yakıcı daha içten daha sıcaktı..öyle bir havası vardı ki dokunsan yok olurdu,anlamaya çalışsan imkansız,davranışlarına ket wursan daha bir durdurulmazdı..o tekti,bitaneydi işte..herkesten daha farklı..
          Ses tonu etkileyeci bir şarkıdan farksızdı..milyonlarca kez bıkmadan dinleyebileceğin ama sürekli sözleri değişen aynı melodiye sahip tek bir şarkı..her insanın dinlemek için çabalayıp lanet radyoda sonuna yetişebildiği, bazılarının ise efsane olarak bilip hiç duyamadıkları bir şarkı..
          Başladı müzik,duymaya başladım onun sesini..efsane olarak kalmasından korktuğum en güzel şarkım ve söyleyeni..karşılaşmıştık sonunda..karşımda oturuyordu işte..kendinden emin bir ses tonu vardı,güçlüydü..dinlemeye başladım şarkıyı..onu bulmuştum ya sonunda..
          -Onu gördüğümde oturuyordu sessizce ve konuşmaya hiç niyeti yok gibiydi..şarabını yudumlarken sigarasını izliyordu.yan masaya geçtim oturdum masasına oturmamak için kendimle savaşıp.onun gibi şarabımı yudumlarken sigaramı yakacak ve izleyecektim..ama geldi masama oturdu sigaramı o yaktı,sigaramı izlemeye başladım..
Gözlerimde bişey arıyor gibiydi..uzun uzadıya baktı..bense gözlerinden süzülen gülümseyen dudaklarına yavaşça ilerleyen o damlayı izliyordum..nedendi o şimdi?kimdi?ne istiyordu?neden farklıydı?ne için gelmişti?farklı oluşunun farkında mıydı?konuşacak mıydı?yada gider miydi?
          Sanki duymuştu beni..başladı müziğim işte..dökülüyordu kelimeleri teker teker..’çocuk nefes al daha güçlü..boğulma insanların sığ sularında..kimseyi duyma kulaklarını tıka onların güzel yalanlarına..güneşten daha yakıcı gül,denizlerden daha tuzlu ağla,aşktan daha fazla sev,yalnızlıktan daha fazla nefret et,karanlıktan daha fazla üzül,aydınlıktan daha fazla mutlu ol..nefes al boğulma insanların sığ sularında..’ sonra diğer sorularımı duymuş gibi yanıtladı elleri ellerimdeyken..’ben gitmem çocuk gidemem..sen sensin ben benim..ama aslında sen bensin ben senim..sen beni buldun,kendini buldun nası bırakabilirim bırakabilirsin..’
          *izliyorumda insanları..her insan aynada baksada bulamıyordu kendini hiç.kimdi neydi?dinlemiyordu o farklı şarkıyı..insanlardan dinliyordu kendini..onların sığ sularında boğulmaya başlamışlar nefes alamıyorlardı..yazık..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

22 Haziran 2011 Çarşamba

İNSAN KOKU YILDIZ SİLÜET SES RÜYA MASAL VE YANITSIZ SORULAR

            Gecenin karanlığına bakıyorum şimdi oturmuş.. yıldızlardan medet umup aydınlatırlar diye bakıyorum öylece.. sanki onlarda söz vermiş ama tutmamışlar gibi kızıyorum onlara.sanki gizli bi anlaşma yapmışız ama oyun bozanlık yapıyorlar gibi sinirleniyorum hepsine tek tek.genede gözlerimi dikmiş bakıyorum belki diye keşkeler içinde..
             Aklımda birkaç soru kalmış geçmişten neden niye nasıl la başlayan cevabını henüz veremediğim.. hepsini sorduğumda kendime kızdığım tonlarca neden bularak aslında..anlam veremediğin ve artık anlamlandırmak istemediğim..belkide aslında benim için önemi kalmadıkları için bırakıyorum soruları havada..umarsızca onları yıldızlara satıyorum tek tek kızdıklarıma..onların olsun diyorum cevapların hepsi ve tek tek kaysınlar istiyorum yarın başka dilekleri için insanların..
             İnsanları düşünüyorum bakarken simsiyah geceye penceremden.yüzlerini yaptıklarıyla eşleştirmeye çalışıyorum bulanık silüetlerden ayıklarken birçoğunu..sorularımı onlara soruyorum bu defa..cevap veremiyor birçoğu susuyor gözlerini dikip benden istiyorlar gibi cevapları..bilsem sormazdım bunu atlıyorlar..birkaçı cevapları hazır bekliyormuş ama kim konuşmaya başlasa yüzünü kaybediyor gözlerini benden kaçırırken yakaladıktan birkaç saniye sonra..sesleri kalıyor sadece bisüre sonra onlarda silikleşiyor kendileri gibi,duyamıyorum cümlenin sonunu onlardanda.benle başlayan yarım kalan cümleler..bazılarının gözleri hala gözlerime deyiyor cewap veremeyenlerin.anlıyorum yavaşça onları. kendinden emin gözlerini ayrımadan gözlerimden yanıt buluyorlar sorularıma sanki ya da en başından biliyorlardı sadece cevaplarından korkuyorlardı.benim duymamdan değil kendileri sesli duymaktan korkuyorlar,alıyorum bakarken gözlerine korkunun kekremsi tadını..
               Birden burnuma koku geliyor.her olay her insan herhangi bişey..hepsinin ayrı bi hikayesi..kalabalıktan ayırıyorum eskiden duyduğum o kuvvetli kokuları.onlara soruyorum yarım kalan cevapları onlar anlatır diye düşünüp..bana hikayeler anlatıyorlar,yaşanmışlıklar,pişmanlıklar,keşkeler ve birazda hayallerden dem vuruyorlar..ben hepsini kazımışken aklıma tekrar ediyorlar çünkü onlarda bilmiyorlar aslında cevapları belki çıkarımda bulunur yanıtlarım diye umut ediyorlar..boşuna..
                Rüyalar geliyor bakarken karanlığa bu sefer..yanlarında insanları taşıyıp birçoğunu tanıdığım ama bir kısmını hiç görmediğim..onlar senaryoya uyuyorlar kendilerine rol seçiyorlar hergün farklı kılıklara bürünüp..susup sadece izliyorum anlamak için hepsini gerçekte..bazen rüya içinde rüyaya daldığımı hissediyorum onuda izliyorum sessizce uyanıcağımı bilip ama rüyada uyanıp ondanda uyanmayı bekliyorum bu seferde..
                 masallara sarıyorum son kez.onlar yanıt verir diyorum tüm masumluklarıyla.yalanda olsalar yanlışta olsalar anlatılırken değişselerde masumlardır..çocuklar gibi onlara inanmayı tercih ediyorum büyümeyi redd edip inadına.sonra onları okumaktan başkalarından dinlemekten sorulara yanıt bulmaktanda vazgeçip oturup kendi masalımı yazıyorum..her insan her koku her yıldız her silüet her ses her rüya gibi..
                 başrolu kendime biçip diğer rollere insanları oturtuyorum..kimi oyun sonuna kadar kalmak istiyor direniyor; bazıları bunun için çabalayıp rolleri üstlenip başarısız olup çıkıyor; bazıları öle bi uğrayıp bikaç replik sonrasında gidiyor; bazıları ise hep kalmak isteyip vazgeçiyor bianda,bazılarıysa çabalamadan sonsuzluğu kazıyor..
                Anlıyorum,fark ediyorum yavaşça..kim masalında yer verirse diğerinin masalına ozaman masal gerçeği buluyor diğeri için..her insanın her kokunun her yıldızın her silüetin her sesin her rüyanın istediği gibi..bunlrın hepsi aynı bir masal gibi..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek

24 Şubat 2011 Perşembe

zehir

dudaklarımda zehrin tadı,canımı yakıo..ellerim sıcaktı ama hissizleşmişti zehirle birlikte bu sabah uyandığımda..zehir tüm vucudumu ele geçirior yavaşça..ölüorum sanki,belkide tam tersi..hepsi içinde ve panzehir zehrin özünde..zehire ulaşmalıyım ama nasıl?hayat buluorum yavaşça,ellerim üsüo ve hissedior yeniden.fakat agzımdaki tat unutturmamacasına daha da yakıor içimi..tebessümler,renkler,konusmalar acıtıo..
Devamı Oku: Blogger ‘Facebook Beğen Butonu’ Eklemek